Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?

OKB’un temel özelliği kişide belirgin strese yol açacak düzeyde şiddetli tekrarlayan takıntı ve zorlantı belirtileridir. Takıntı ve zorlantı zaman alıcıdır ve kişinin sosyal hayatını önemli ölçüde olumsuz yönde etkiler. Hastalarda takıntılar, zorlantılar veya her ikisi de olabilir.

Obsesyon; tekrarlayan ve doğruluğu olmayan yanlış düşüncedir. Kişi bunu düşünmeden kendini alamaz. Zorlantı yani kompulsiyon ise; tekrarlayıcı davranışlardır. Kompulsif eylem takıntılı düşüncenin verdiği sıkıntıyı/endişeyi azaltmak için yaoılır ancak kişi daha da endişeli olur.

Anksiyete bozuklukları içinde en yaygın olanlarından biridir ve erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Genel nüfusta yaşam boyu yaygınlığı %2-3 arasındadir. Bekar kişiler evlilere oranla daha fazla etkilenir.

OKB’li kişilerde depresyon , sosyal fobi ve panik atak da görülebilir.

Nedenleri nelerdir?

  • Biyolojik etkenler

Birçok çalışma göstermektedir ki beyindeki serotonin salgı düzeyi, OKB’nin gelişmesinde oldukça önemli bir rol almaktadır. Bunun yanı sıra 8 yaş civarında romatizmal ateş bulgusu olan hastaların OKB’ye maruz kalma oranı oldukça yüksektir. Ayrıca bazı beyin görüntüleme çalışmalarında OKB’li hastaların beynindeki bir bölgede metabolizmal artışa rastlanmaktadır. Bu bölgedeki kan akışı ve metabolizma normalden fazladır.

Genetiğin hastalıkta önemli bir rol oynadığını belirtmekte fayda vardır. İkizlerde yapılan çalışmalarda çift yumurta ikizlerine kıyasla tek yumurta ikizlerinde hastalık artmaktadır. Bunun yanı sıra kişilerin birinci dereceden yakınlarında OKB var ise, kendilerinde de çıkma riski oldukça yüksektir.

  • Davranışsal etkenler

Obsesyonlar koşullu uyaranlardır. Yani zararsız bir olay, durum, madde, kişi, vs zararlı bir olayla eşleşmektedir. Bu durumda kişi zararsız olan o duruma, maddeye veya kişiye karşı yanlış bir kötü düşünce geliştirebilmektedir. Örneğin aşırı dinci toplumlarda dini obsesyonlar görülebilmektedir. Bunun yanı sıra amerika gibi gelişmiş ülkelerde ise mükemelliyetçilik ve simetri takıntısı görülebilir.

Kompulsiyonlar ise farklı oluşur. Kişi belli bir eylemin anksiyetesini azalttığını keşfeder ve sürekli o eylemi yapmak ister ve yaptıkça anksiyete kısa bir süreliğine azalsa da aslında daha artar ve kişi o eylemi daha fazla yapmaya başlar.

Örneğin temizlik obsesyonu olan bir kişi sürekli elini yıkar ancak yıkadıkça daha da fazla yıkamak ister ve el yıkama davranışı günde 50-100 civarına çıkabilir. Bu durumda kişi el yıkamaktan diğer günlük aktivitelerini yapamaz hale gelebilir.

  • Psikososyal etkenler

Kişilik. Kişiliği anlamak için öncelikle obsesif-kompulsif kişilikle obsesif-kompulsif bozukluğun farklı olduğunu anlamak gerekir. Hastaların sadece %15’inde obsesif-kompulsif kişilik vardır. Yani her obsesif kişi OKB hastası olacak değildir. Ancak eğer obsesif-kompulsif kişilikli bir birey OKB hastası olursa muhtemelen takıntılı konuyla alakalı belirtiler gösterecektir. Örneğin mükemmeliyetçi bir kişi OKB olduğunda muhtemelen simetri kompulsiyonu olacaktır.

Psikodinamik. Bu görüşe göre kişi çocukluğundaki anal döneme gerilemektedir. Oeidipus kompleksine bağlı gerilemiş isteklerin anksiyete yaratan uyaran karşısında kaçınma tepkisi olarak söz konusu hastalık gelişebilmektedir.

Tanısı nasıl konur?

  • Bu bozukluk sırasında kimi zaman istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler
  • Düşünceler, dürtüler ya da düşlemler sadece gerçek yaşam sorunları hakkında duyulan sşırı üzüntüler değildir.
  • Kişi, bu düşünceleri, dürtüleri ya da düşlemlerine önem vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır ya da başka bir düşünce ya da eylemle bunları etkisizleştirmeye çalışır
  • Kişi obsesyon düşüncelerrini, dürtülerini ya da düşlemlerini kendi zihninin bir ürünü olarak görür
  • Kişi obsesyon veya kompulsiyonunun anlamsız olduğunu kabul eder
  • Sosyal yaşantısı etkilenir